Author: | Osman Nuri Topbaş | ISBN: | 9786053020752 |
Publisher: | Erkam Yayınları | Publication: | January 1, 2001 |
Imprint: | Language: | Turkish |
Author: | Osman Nuri Topbaş |
ISBN: | 9786053020752 |
Publisher: | Erkam Yayınları |
Publication: | January 1, 2001 |
Imprint: | |
Language: | Turkish |
Altınoluk Dergisinde yayınlanan “Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından” adlı yazı serisinin ikinci kitabı da tamamlandı. Tıpkı birinci ciltte olduğu gibi elinizdeki bu ciltte de İslâm ahlâkının birçok esâsını, Kurʼân ve Sünnet ışığında, peygamberler, ashâb-ı kirâm, selef-i sâlihîn ve Hak dostlarının hayatlarındaki misalleriyle ifâde edilmeye çalışıldı.
Hak Dostlarının Örnek Ahlakından-2 adlı o eserle ile ilgili, Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocaefendinin bu nadide eserinin önsözünde şu satırlara yer verilmiş; ''Bizler bu imtihan âlemine mârifet ve ubûdiyet için, yani Cenâb-ı Hakkʼı tanımak ve Oʼna kullukta bulunmak için gönderildik. Bu hususta elimizden tutup bizlere yol gösterecek olan en büyük rehberimizse, Peygamber Efendimiz'dir. O, Rabbimizin bizlere emrettiği kulluğun mâhiyetini îzah eden bir fiilî kıstas ve emsalsiz örnek şahsiyettir. Bu itibarla Cenâb-ı Hakkʼın muhabbet ve rızâsına giden yol, “HZ. PEYGAMBER’E MUHABBETLE İTAAT”ten geçmektedir. Yani Cenâb-ı Hak kendisine muhabbeti, Oʼna candan aziz bir muhabbetle itaat şartına bağlamıştır.
Zira O, kendi hevâ ve hevesinden konuşmaz. Oʼnun her hâl ve hareketi; vahyin şerh ve îzâhı demektir. Oʼnun mübârek sîreti, kalb-i pâkine indirilmiş olan Kurʼân hakîkatlerinin hayata aksetmiş hâlinden ibârettir. Ümmet-i Muhammed olarak bizler de Oʼnun nurlu izinden gidebilmek ve Oʼnun ahlâkıyla ahlâklanmak için “KUR’ÂN EHLİ OLMAK” mecbûriyetindeyiz. Zira Hazret-i Âişe c vâlidemizin ifâdesiyle; Oʼnun ahlâkı Kurʼânʼdır. İç dünyamızı Oʼnun gönül dokusundaki hissiyât ile tezyîn edebilmek için, evvelâ Kurʼân-ı Kerîmʼin feyz ve rûhâniyeti altında bir mânevî tahsil ve terbiyeye muhtâcız. Samimi bir gönülle Kurʼân-ı Kerîmʼin mânâ iklîmine girerek onun sır ve hikmetlerini lâyıkıyla tefekkür edebilen bir müʼmin, her şeyden önce Rabbimizin sonsuz kudret ve azameti karşısında kendi “HİÇLİK” ve acziyetini idrâk eder. Hâlis bir kulluk hâli de ancak bu şekilde tahakkuk eder. Hakkʼa kullukta mesâfe almak, böyle bir gönül kıvâmına ulaştıktan, yani “hiçlik” hâline erdikten sonra başlar.
Nitekim Hak dostu büyük şahsiyetler de hiçlik dergâhı bir gönle sahip olduktan sonra mânevî zirvelere çıkabilmişlerdir. Hakkʼa kulluğu lâyıkıyla idrâk edebilmenin en mühim şartı; her an ilâhî kameraların önünde bulunduğumuzu, Rabbimizin bizi her an gördüğünü, hattâ bizimle beraber olduğunu bilmektir. Yani “MAİYYET: ALLAH İLE BERABERLİK” şuuruyla gönlümüzü mânen diri ve zinde tutarak hâl ve hareketlerimize çeki-düzen verebilmektir.
(Tanıtım Bülteninden)
Altınoluk Dergisinde yayınlanan “Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından” adlı yazı serisinin ikinci kitabı da tamamlandı. Tıpkı birinci ciltte olduğu gibi elinizdeki bu ciltte de İslâm ahlâkının birçok esâsını, Kurʼân ve Sünnet ışığında, peygamberler, ashâb-ı kirâm, selef-i sâlihîn ve Hak dostlarının hayatlarındaki misalleriyle ifâde edilmeye çalışıldı.
Hak Dostlarının Örnek Ahlakından-2 adlı o eserle ile ilgili, Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocaefendinin bu nadide eserinin önsözünde şu satırlara yer verilmiş; ''Bizler bu imtihan âlemine mârifet ve ubûdiyet için, yani Cenâb-ı Hakkʼı tanımak ve Oʼna kullukta bulunmak için gönderildik. Bu hususta elimizden tutup bizlere yol gösterecek olan en büyük rehberimizse, Peygamber Efendimiz'dir. O, Rabbimizin bizlere emrettiği kulluğun mâhiyetini îzah eden bir fiilî kıstas ve emsalsiz örnek şahsiyettir. Bu itibarla Cenâb-ı Hakkʼın muhabbet ve rızâsına giden yol, “HZ. PEYGAMBER’E MUHABBETLE İTAAT”ten geçmektedir. Yani Cenâb-ı Hak kendisine muhabbeti, Oʼna candan aziz bir muhabbetle itaat şartına bağlamıştır.
Zira O, kendi hevâ ve hevesinden konuşmaz. Oʼnun her hâl ve hareketi; vahyin şerh ve îzâhı demektir. Oʼnun mübârek sîreti, kalb-i pâkine indirilmiş olan Kurʼân hakîkatlerinin hayata aksetmiş hâlinden ibârettir. Ümmet-i Muhammed olarak bizler de Oʼnun nurlu izinden gidebilmek ve Oʼnun ahlâkıyla ahlâklanmak için “KUR’ÂN EHLİ OLMAK” mecbûriyetindeyiz. Zira Hazret-i Âişe c vâlidemizin ifâdesiyle; Oʼnun ahlâkı Kurʼânʼdır. İç dünyamızı Oʼnun gönül dokusundaki hissiyât ile tezyîn edebilmek için, evvelâ Kurʼân-ı Kerîmʼin feyz ve rûhâniyeti altında bir mânevî tahsil ve terbiyeye muhtâcız. Samimi bir gönülle Kurʼân-ı Kerîmʼin mânâ iklîmine girerek onun sır ve hikmetlerini lâyıkıyla tefekkür edebilen bir müʼmin, her şeyden önce Rabbimizin sonsuz kudret ve azameti karşısında kendi “HİÇLİK” ve acziyetini idrâk eder. Hâlis bir kulluk hâli de ancak bu şekilde tahakkuk eder. Hakkʼa kullukta mesâfe almak, böyle bir gönül kıvâmına ulaştıktan, yani “hiçlik” hâline erdikten sonra başlar.
Nitekim Hak dostu büyük şahsiyetler de hiçlik dergâhı bir gönle sahip olduktan sonra mânevî zirvelere çıkabilmişlerdir. Hakkʼa kulluğu lâyıkıyla idrâk edebilmenin en mühim şartı; her an ilâhî kameraların önünde bulunduğumuzu, Rabbimizin bizi her an gördüğünü, hattâ bizimle beraber olduğunu bilmektir. Yani “MAİYYET: ALLAH İLE BERABERLİK” şuuruyla gönlümüzü mânen diri ve zinde tutarak hâl ve hareketlerimize çeki-düzen verebilmektir.
(Tanıtım Bülteninden)